SHINRIN YOKU İLE STRESİ YEN (Stresten Kurtulma Yolları)

Özellikle benim gibi İstanbul’da yaşayanlar ya da büyük şehirlerde yaşayanlar sizler de benim gibi trafikten, gürültüden, insan kalabalığından, egzoz kokusundan, durmak bilmeyen sirenler ve korna seslerinden dikkat dağıtan, çok sayıda uyarana maruz kalmaktan ve sürekli tetikte olma halinden yorulmadınız mı? Tüm bunlar farkında olmadan içten içe bizi tüketiyor. Peki derdinizin dermanı Shinrin Yoku desem ne dersiniz? Muhtemelen bir kısmınız o ne ola ki der. İşte bugünkü videomuzda. Neymiş bu Shinrin Yoku ne işe yararmış? Ve nasıl yapılırmış? Bunları konuşacağız.

Her geçen gün teknoloji ilerledikçe hayatlarımız daha da kolaylaşıyor. Ama öte yandan daha önceden atalarımızın maruz kalmadığı çok fazla sayıda kronik ve daha uzun süreli stres faktörlerine maruz kalıyoruz. Genellikle yapay ortamlar içerisindeyiz. Yapay havalandırmalar, yapay ışıklandırmalar hatta yapay yiyecekler ve giyecekler. Toprak üzerinde yaşamak için tasarlanmış. Bu beden her geçen gün toprakla olan bağını biraz daha fazla koparıyor.

Söylesenize en son ne zaman çıplak ayak toprağa bastınız? Pek çok kişi için bu sorunun cevabı oldukça uzaklarda. Doğadan uzaklaştığımız şehir yaşamı başlı başına bir stres faktörü. Bir anlamda teknolojinin bedelini ödüyoruz yaşamlarımızla. Ne demiş? Freud. “Uygarlığın bedeli nevrozla ödenir.

Shinrin Yoku Japonların geliştirdiği ve 80’lerde ulusal sağlık sistemlerine ekledikleri bir kavram. Japonca ormanda nefes almak ya da orman banyosu anlamına geliyor. Bir insanın sadece doğal bir bölgeyi ziyaret etmesinin ve orada rahat bir şekilde vakit geçirmesinin psikolojik ve fizyolojik olarak iyileştirici faydalar sağladığını savunan araştırmacılar, bilimsel kanıtlarla da bu görüşlerini destekliyorlar. Bununla ilgili yapılmış çok sayıda bilimsel çalışma var ve bunlar hakemli ciddi dergilerde yayınlanmış araştırmalar. 2011 yılında Journal of Applied Psychology dergisinde yayınlanmış bir araştırmada, Tokyo’daki Nippon Tıp Fakültesi’ndeki öğretim görevlisi Qing Li ve arkadaşları orta yaşlı bir grup erkek denek üzerinde bir araştırma gerçekleştiriyorlar. Bu araştırmada ormanda yürümenin kardiyovasküler ve metabolik birtakım parametreler üzerindeki etkisini görmeye çalışıyorlar. Bunun için orta yaşlı erkeklerden oluşan denekler önce ormanda daha sonra ise Tokyo kentinin sokaklarında yürüdüler.

Araştırmanın sonucunda ormanda yürüyüş yapan deneklerin kan basıncının düştüğü ve sempatik sinir sisteminin aktivitesinin azaldığı görülmüş ki bu sakinleşmek anlamına geliyor. Konuyla ilgili yapılan diğer bilimsel çalışmaların sonuçlarına şu gibi genel olarak baktığımızda ormanda vakit geçirmenin bağışıklık sistemimizi güçlendirdiği ki bu etki bir haftada bir aya kadar uzayabiliyor. Yani bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için ormana gidin, orada rahat bir yürüyüş yapın. Bunun dışında stres hormonları azalttığı, yorgunluk, anksiyete, kafa karışıklığı ve depresyonu azalttığı, dinç hissetmeyi arttırdığı, tansiyonu dengelediği, iyileşme sürecini hızlandırdığı, odaklanmayı arttırdığı, uyku düzenini olumlu etkilediği görülmüş. Peki Shinrin Yoku nasıl yapılır? Efendim hemen kendinize yakın bir orman bulun.

Rahat kıyafetlerinizi üzerinize giyin. Bitirilmesi gereken projeler, çözülmesi gereken problemler gibi gelecekle ilgili düşünceleri şöyle bir evde bırakın masanın üstüne ve o ormana kendinizi atın. Ormanda son derece yavaş bir biçimde, acele etmeden, anda kalarak. Tüm duyularınız ve tüm duygularınızla o an orada olarak yavaş ve derin nefesler alarak yürüyüşünüzü yapın.

Bunu yaparken ormanda bitkilerden ve ağaçlardan yayılan kokuları içinize çekmeye çalışın ki bu kokular, yani çeşitli bitkilerin salgıladığı aromatik maddelerin fiziksel ve ruhsal faydalarının olduğuna dair de araştırma sonuçları var. Yani sadece o havayı koklamak bile iyileştirici bir etki yapabiliyor.

Tüm duygularınızla o an orada olun dedik ya bunu kolaylaştırmak için mesela duyularınıza odaklanın. Örneğin yürürken ayağımızın altındaki toprağı hissetmeye çalışın. O toprağın ayağınızda bıraktığı duyumları hissetmeye çalışın. Hatta mümkünse ve eğer zemin uygunsa çıplak ayakla yürüyün. Bitkileri ve ağaçları sanki ilk kez görüyormuş gibi gözlemleyin, inceleyin.

Yapılarına bakın. Dokularına bakın. Yani hem görsel duyumlara hem de dokunsal duyumlara açık olun. Sesleri duymaya çalışın. Mesela kuş seslerini ya da belki cırcır böceklerinin sesini ya da belki rüzgarın yapraklara verdiği o sesi. Yani dikkat ederseniz ormanda adeta bir Mindfulness egzersizi yapıyorsunuz. Mindfulness nedir? nasıl yapılır? Bunu merak ediyorsanız Aşırı düşürmekten nasıl kurtulurum? Mindfulness tekniği videomu izlemenizi öneririm. Oradaki yapacağınız egzersiz her gün günlük olarak yaptığınızda ormanda anda kalmanızı daha da kolaylaştıracak. Hatta ormanda bunu yaptıktan sonra 1-2 tane de böyle Çigong egzersizi yaparsanız tadından yenmez.

Şimdi bazılarınız şöyle diyebilir Ya Özlem, her geçen gün ağaçları kesiyoruz, ormanları yok ediyoruz. Nereden bulacağız? Biz ormanda gideceğiz. Eğer böyle bir sıkıntınız varsa o zaman da yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki ormana gitmek değil, sadece ormanın resimlerine bakmakta. Daha kısıtlı da olsa benzer etkileri vücut üzerinde yaratıyor. Dolayısıyla madem ormana gidemiyoruz o zaman şöyle bilgisayardan açın kendinize yemyeşil güzel bir orman görüntüsü ve o görüntüye dalıp kendinizi ormandaymış gibi hissedin. Mesela benim bilgisayarımın masa üstü resmi yemyeşil bir orman görüntüsüdür ve arada gün içerisinde canım sıkıldığında açıp ona bakarım. Ha derseniz ki sadece görüntü yetmez, şöyle sesini de duyalım. E o zaman youtube’daki orman videolarını açıp kuş sesleri ve su sesi eşliğinde orman görüntülerini de izleyebilirsiniz.

Tabii keşke her yerde yeterince orman olsa da bizler de bunun tadını çıkarabilsek. O yüzden aslında en güzeli işte ağaçlarımızı koruyalım ki iyi hissetmek için böyle sanal yollara başvurmak zorunda kalmayalım. Gerçek bir ormana gidebileceğim her birimiz sevgiyle kalın, yeşil kalın.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir